Darkness (2002)

Fatih Varlık
0
Klasikleşen lanetli ev temalı filmlerin arasında;kurgu ve konu olarak bir adım daha ilerde bulduğum “Darkness” Amerika’dan ayrılıp İspanya’da büyük babalarına ait bir eve yerleşen Mark ve ailesinin başından geçen gizemli olayları konu ediniyor.Yeni bir başlangıç için İspanya’yı seçen,bir nevi Mark’ın vatanına dönen ailemiz,her ne kadar çocukları Regina ve Paul bu ülkeden hoşlanmasa da Mark’ın sağlık sorunlarından ötürü onu kıramazlar.Maria ise eşinin burada kendisini daha iyi hissedeceğini düşünmektir.Keza Albert onun sağlık sorunları ile yakından ilgilenebilecek deneyimli bir doktordur.
Yeni evlerine yerleşen kahramanlarımız başlarda her şey normal gitse de Mark'ın ansızın kalp krizi geçirmesi ile sarsılırlar.Büyük baba Albert son krizin 10 yıl önce yaşandığını söyleyerek,bir sonraki seferde bu kadar şanslı olamayabilecekleri hususunda Maria’yı uyarır.Mark ise yeni evlerine taşındıkları günden beri ürpertici kabuslar görmekte,giderek asabileşmektedir.Derdini ailesi ile paylaşamayan kahramanımız,hayali sesler duymakta ve evin kendisinden bir şeyler istediğini hissetmektedir.Maria gün boyu çalıştığı için eşinin durumu ile yakından ilgilenememektedir.Regina ise babasının tuhaflaşmaya başladığının farkındadır ve bu evde bir şeyler ters gittiğini düşünmektedir.Minik Paul ise odasında tek başına karanlıkta kalmaktan korkar hale gelmiştir,yatağının altında bir şeyler olduğunu ve boya kalemlerini çaldığını dillendirmektedir.Eve taşınalı henüz birkaç hafta olmasına rağmen oldukça huzursuz olan Mark ve diğer aile bireyleri,bir yolunu bularak buhranlı dönemden çıkmanın peşindedir.
Regina başlarda sürekli olarak arkadaşı Carlos ile Amerika’ya kaçmayı düşünse de babasının sağlık sorunlarından ve son dönemlerdeki rahatsızlığından ötürü,ailesini yok sayarak gitme kararı alamaz.Geç saatlerde dışarıdan döndüğü günlerin birinde,yoğun yağış altında evlerini seyreden yaşlı bir adamı gören kahramanımız,giderek tedirgin olmaya başlamıştır.Paul’un boynunda meydana gelen çürükler ise,Maria’nın deyimiyle,kendi kendine yapmış olduğu dikkat çekme oyunlarından biridir.Regina ise bu konuda oldukça temkinlidir.Minik Paul’un bahsettiği karanlıkla gelen bazı garabetler buna neden olmuş olabilir mi?
Oturdukları evin içinde merdiven boşluğunda eski bir oda keşfeden Mark ise tamamen ailesinden ve sosyal hayattan kopmaya başlamıştır.Odanın içinde bulduğu bir takım siyah beyaz antika denilebilecek eşyalarla evini süslemeye başlayan kahramanımız,giderek kontrolden çıkmaya başlamıştır.Regina ise evin geçmişte kime ait olduğunu bulmaya ve evdeki negatif enerjinin kaynağını keşfetmeye niyetlidir.Bu uğurda Carlos’dan yardım alan Regina,gece yarısı evlerinin önünde gördüğü gizemli yaşlı adamın şu an oturdukları evin mimarı olduğu öğrenecektir.Villalobos isimli bu eski mimar evlerinin geçmişi ile ilgili pek çok sır bilmektedir.Ancak bunları ifşa etme konusunda bir takım tereddütler yaşayan yaşlı mimar,belli ki bir şeylerden korkmaktadır. 
"Karanlığı dünyaya hakim kılmanın tek yolu güneş tutulmasının olduğu gün,gündüz gece olduğunda yedi çoçuğu keserek kanını akıtmaktır."

İyi;Akluofobi(karanlık korkusu) tetikleyici bir film olduğunu söyleyebilirim.Final sahnesinde Regina'nın arabada tünele giriyor olması ise bir hayli ironik.Güneş tutulması filme ayrı bir anlam yüklemiş.
Kötü; Filmin ilk yarısı oldukça durağan ilerliyor.
Gereksiz;Evin altındaki tapınak masalı biraz askıda kalmış.
Editör'ün Puanı

Yorum Gönder

0Yorumlar

Lütfen ofansif bir dil kullanmadığınızdan, yapıcı öneriler ve eleştirilerde bulunduğunuzdan emin olun. Yorumlar denetlendikten sonra uygun bulunursa yayımlanmaktadır. Anlayışınız için teşekkürler.

Yorum Gönder (0)

#buttons=(Kabul Et!) #days=(20)

Sitenin daha hızlı yüklenebilmesi için çerezlere izin verin. Detaylar
Ok, Go it!